RÜYA

Sanki paralel bir evrende ölüyorum.

Birileri küllerimi savuruyor rüzgara.

Kemiklerimi öpüyor kelebekler,

Ya da bir ağaca dönüşüyorum.

Kabuğumu zamana yaslamış, rüzgarla hafif hafif salınıyorum.

Boşluğa karışıyor zincirleme imgeleri

Günün her ışığında ağacın, duvarın, masanın.

Mum ışığında geceler toz olup dağılıyor,

Yazıp yazıp sildiklerim gibi kaçıveriyor

En ucundan tuttuğum anılar.

Geçiciliğin mavi ellerine bırakıyorum bir bir

Kalbimin arkasında istiflediklerimi.

Zamana tabi bir insan olmanın kaçınılmaz muğlaklığı

Başka türlü olamayacağını bilmenin ferahlığına karışıyor.

 

Sanki paralel bir evrende yalın ayak

Dağ tepe geziyorum. Ne adım var ne evim.

Saçlarım gıdıklıyor yüzümü, duruyorum

Su kenarında bir taşa dönüşüyorum.

Su akıyor bin yıllarca yüzümü öpe okşaya

Beni neye yontuyorsa ona razı

Öylece duruyorum.

Bir nefesim bir mevsim.

Bir göz kırpışım bir ömür.

Kızımın mememdeki ilk sıcaklığı

İlk öpüşmemin tedirginliği

Çocukken düşlediğim yıldızlar

Ölümü düşündüğüm geceler

Rüzgarda salınan dallarım

Avcumdaki deniz kabukları

Cebimde bulduğum aşk mektubu

Okuduğum ilk sözcük.

 

Sanki paralel bir evrende ölüyorum.

Birileri küllerimi savuruyor rüzgara.

‘Ne güzel bir rüya’ diye fısıldıyorum

Taze aşıkların kulaklarına

Saçlarını öpüyorum ağlayan çocukların

Seviyorum, yaşamayı

Seviyorum bu rüyayı.