Sevmeyi birlikte öğreniriz.
Utancın kıskacından iyileşmeyi,
Korktuğumuz yerlere yaklaşabilmeyi,
Kalbimiz küt küt çarparken kendimizi anlatabilmeyi...
Güvensizlikler güvenli ilişkilerde, kendiliğinden onarılır.
Görülmesinden korktuğumuz yaralar, hediyelere dönüşebilir.
Bir ömür taşıdığımız “sanki buraya ait değilim” duygusu, uyumlanma hissettiğimiz terapi seanslarında, grup terapilerinde, bire bir ilişkilerde dönüşebilir.
Kendimiz olabilmek, hayatımızı kurtarır.
Kendimiz olarak sevildiğimizi görmek, her şeyi mümkün kılar.
Sevecenlik, şefkat ve yakınlık içimizde, tıpkı toprağa, suya kavuşmuş bir tomurcuk gibi filiz verebilir.
Sır, herhangi bir teknik değil,
Sır güvenli ilişkilenmenin kendisidir.
İçinde kendimiz olabildiğimiz, güvende hissettiğimiz, uyumlanma yaşadığımız ilişkilerde sevmeyi ve sevgiyi alabilmeyi öğreniriz.
//Sen bir kediyi severken, ben bilmediğim ihtimalleri sevmeyi öğrendim.
Sen beni severken, ben utandığım yerlerimi sevmeyi öğrendim.
Sen yaralarını gösterirken, sendeki acıyı duymayı, onarma çabasını bırakıp sana eşlik etmeyi, şefkat sunmayı öğrendim.
Sen özgürleştikçe, ben neşelendim.
Ben uyumlandıkça, sen yaşam doldun.
Kaçışlarımızı, hırçınlık ve donukluklarımızı, yüreğimizi açıp konuşabildikçe yakınlaştık.
Yakınlaştıkça, hayatı sevdim.//
Sevmeyi birlikte öğreniriz.
Kendimize yetmek,
Kendi kendimize iyileşmek,
Tek başımıza halletmek zorunda değiliz.
Sevmeyi birlikte öğreniriz.
Tıpkı bir zamanlar saklanmayı, kaçmayı, yalan söylemeyi öğrendiğimiz gibi.
İyileşmek, bir çeşit “öğrenilmiş olanı unutma” deneyimi.
Ve biz bunu, ancak birlikte yapabiliriz.
Sevmeyi, iyileşmeyi, büyümeyi birlikte öğreniriz.
Ve elbette kutlamayı, eğlenmeyi, takdir etmeyi!
Merak ediyorum,
Senin, sevmeyi birlikte öğrendiğin kimler var?
Kalbimle